Blog

Çerezsiz Dönemde Programatik Reklamcılık

Kaan Tot 23.09.2025 Kaan Tot

Uzun süredir dijital reklamcılığın bel kemiği sayılan üçüncü taraf çerezler artık yavaş yavaş hayatımızdan çıkıyor. Kullanıcıların davranışlarını izlemek, onlara özel reklam göstermek için yıllardır kullanılan bu sistem gizlilik tartışmaları ve yeni düzenlemeler nedeniyle sona yaklaştı. Google’ın Chrome da üçüncü taraf çerezleri kaldırma kararı da bu dönüşümün en büyük adımı oldu.

Bu değişiklik, programatik reklamcılığı doğrudan etkiliyor. Çünkü sistemin temelinde kullanıcıyı tanıyabilmek ve ona uygun reklam gösterebilmek var. Çerezler olmadan bu sürecin daha zor hale geldiğini söylemek yanlış olmaz. İşte bu noktada markaların kendi topladıkları veriler yani birinci taraf veriler ön plana çıkıyor. Kendi müşterisinin davranışlarını bilen ve bu verileri doğru şekilde değerlendiren markalar programatik reklamcılıkta çok daha avantajlı olacak.

Çerezsiz dönemde yeniden önem kazanan bir diğer yöntem ise bağlamsal reklamcılık. Aslında çok eski bir yöntem ama yeniden değer buldu denilebilir. Kullanıcıyı kişisel olarak takip etmek yerine, o an okuduğu, izlediği veya dinlediği içerik üzerinden reklam gösterilen bir sistem olarak kabul edilebilir. Örneğin, sporla ilgili bir makale okuyan kişiye spor ayakkabı reklamı çıkmak hem doğal hem de alaka düzeyi yüksek bir örnek olarak düşünülebilir. Bu sayede hem gizlilik korunmuş oluyor hem de kullanıcı kendini rahatsız edilmiş hissetmiyor.

Elbette süreç içerisinde işin ölçümleme kısmı da değişiyor. Önceden sadece tıklama sayıları ya da dönüşüm oranları üzerinden başarı değerlendirilirken şimdi ise reklamverenler daha geniş bir çerçeveye bakmak zorunda olduğu bir duruma geldi. Marka bilinirliği, güven, kullanıcı deneyimi gibi metrikler çok daha önemli bir seviyeye güncel sektörel beklentiler nedeniyle ulaştı. Yani bir reklamın başarısı artık sadece kaç kişi tıkladı sorusuyla değil markaya ne kadar değer kattı sorusuyla ölçülmeye başlandı.

Bu geçiş süreci biraz sancılı olabilir. Özellikle çerezlere çok bağımlı çalışan markalar ve ajanslar, yeni döneme alışmakta zorlanabilmesi beklenirken uzun vadede çerezsiz reklamcılığın daha etik, daha şeffaf ve kullanıcı dostu bir yapıya oturacağı öngörülüyor. Kullanıcıların gizliliğine saygı gösteren markaların güven kazanarak sadık müşteri kitlesi oluşturması da ayrıca bekleniyor.

Sonuç olarak, çerezsiz dönem programatik reklamcılık için bir son değil, aksine yeni bir başlangıç olarak kabul edilebilir. Bu değişime hızlı uyum sağlayan ve farklı veri kaynaklarını doğru değerlendiren markalar, geleceğin dijital pazarlama dünyasında güçlü bir konum elde edebilecektir. Gelişmelere uyum sağlayamayanların da rekabetten geride kalması kaçınılmaz gibi görünüyor.

  • Paylaş:
ads